Mizah, fıkra, geyik, diziler |
| | Kısa Kısa Fıkralar | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 12/10/10 Nerden : İzmir
| Konu: Kısa Kısa Fıkralar Paz Ekim 17, 2010 3:26 am | |
| Barmen, meslektaşından rica eder: -"Yarın evde işim var. Yerime sen bakar mısın? -"Bakarım da ben senin müşterilerini tanımam ki kardeşim, ne isterler filan..." -"Merak etme, hiç zor değil. Özelliği olan sadece iki müşterim vardır, ikisi de sağır ve dilsizdir. Baş parmaklarını aşağı doğru gösterirlerse viski verirsin, yukarı doğru gosterirlerse, bira, tamam mı? Başka bir zorluk çıkarsa bana telefon edersin." Ertesi gün, arkadaşı barmeni telefonla arar: -"Alo, abi sorma başım dertte. Seninkiler geldi.Başparmaklarını aşağı gösterdiler, viski verdim; yukarı gösterdiler, bira verdim. Fakat şimdi ikisinin de ağzı bir karış açık, bara dayalı, öylece duruyorlar. Ne iş?" -"Haa, onlar sarhoş olunca şarkı söylemeye başlarlar..."
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Trafik polisi Temel gece yarısı bir arabayı durdurmuş. Arabanın içindeki kadın sürücü, zil zurna sarhoş, pencereyi açmış :
- Buyurun,
- Ehliyetinuz lutfen.
Sarhoş kadın, elini makyaj çantasına atmış ve eline gelen aynayı Temel'e uzatmış. Temel aynayı dikkatle inceleyip sesini kibarlaştırarak :
- Özür dilerum, buyrun belgenizu. Polis oldiğunuzu söyleseydinuz, durdurmazdum.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Sehirli tavukla köylü tavuk gezerken, bir vitrinde iri ve beyaz yumurtalar gördüler. Sehirli, gururla yanindakine döndü: - "Görüyor musun; bunlari ben yumurtladim, tanesi otuz bin liraya satiliyor." Az ilerdeki vitrinde daha büyük ve sari kabuklu yumurtalar görünce köylü tavuk arkadasini dürttü: - "Bak bunlar da benim yumurtalarim; kirk bin liraya satiliyor!" Sehirli tavuk altta kalmadi: - "Valla sekerim istesem ben de böyle büyük yumurtlayabilirim ama bizim horoz bey, onbin lira için bir tarafini yirtmaya degmez diyor!"
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Genç deve annesine sormuş -"Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?" Anne cevap vermiş: -"Çölde kuma batmamak için." Genç deve tekrar sormuş: -"Peki kipiklerimiz niye bu kadar gür. Anne tekrar cevap vermiş: -"Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye." Merakı yatışmamış olan genç deve bir soru daha sormuş: -"Bizim niye hörgüçlerimiz var." Anne deve sabırla yanıtlamış : -"Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolarız." Sonunda dayanamayan genç deve sormuş : -"Peki bizim bu hayvanat bahçesinde ne işimiz var?"
| |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 12/10/10 Nerden : İzmir
| Konu: Geri: Kısa Kısa Fıkralar Paz Ekim 17, 2010 3:27 am | |
| Köyün birinde bir çukur varmış ve herkes bu çukura düşerek yaralanıyormuş. Köyün ileri gelenlerinden 3 kişi toplanmış.
Birincisi: -Çukurun yanında bir ambulans beklesin hastahaneye çabuk yetiştiririz demiş.
İkincisi: -Çukurun yanına bir hastahane yaptıralım düşenlerin hastahaneye yetişmesi zaman almaz demiş.
Sıra Temele gelmiş: -Sizde hiç akıl yok demiş: bu çukuru kapatalım hastahanenin yanına bir çukur açalım demiş. Bizim Temel uluslararası ekonomi toplantısına katılır... Devletin topladığı vergi dağılımını tartışırlar... Konuşmacılardan biri Amerikalı, biri Avrupalı, biri de Temel.. Ortaya bir fikir atılır... Halktan toplanan vergiler nasıl dağılım yapılacak.
Amerikan vatandaşı söz alır: -Bizim Amerika'da önce yere bir çizgi çizeriz ve sonra topladığımız vergileri havaya atarız... Çizginin soluna düşen paraları halka hizmet olarak geri veririz, sağ tarafta kalan devlete kalır, yatırım yaparız...
Derken Avrupalı söz alır ve: - Bizim Avrupa'da başka ama ona benzer bir uygulama yaparız... Önce yere bir daire çizeriz... Halktan toplanan vergileri havaya atarız. Dairenin dışında kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düşenleri devlet harcamalarına kullanırız...
Sıra bizim Temel'e gelir ve başlar anlatmaya: -Ula uşaklar ne güzel anlattunuz. Keşke bizda sizun çirkefluklerunuzi değil da habu çalışkanluğunuzi alsak... İnanun bizum öyle bir uygulamamız yok... Bizde daha kısa oluyi... Bi kere öyle yere çizgi çizmezuk... Bizde hükümet halktan toplar vergileri... Atar havaya. Yere düşenleri kendilerine harcama yaparlar... Havaya kalanlar halka hizmet olarak geri döner... | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 12/10/10 Nerden : İzmir
| Konu: Geri: Kısa Kısa Fıkralar Paz Ekim 17, 2010 3:27 am | |
| Şükrü Kızılot'un sayfasından...
Temel’e iki soru
LAZLARIN çoğunun tuvaletine ne denir? - Lazımlık Lazların en çok sevdiği teknik direktör kimdir? - Lazoron
Mükemmel insan
Elde edilecek bir çıkarı olduğu halde adaleti düşünen, tehlike karşısında hayatını hiçe sayan ve eski taahhütlerini unutmayan insan, mükemmel bir insandır. Konfüçyüs
Fark
Erkekler yaşlanır, kadınlar ise değişir. Goethe
İyi ki kadınım dedirten şeyler
- “ALTINCI his” olarak adlandırılan ek bir his bizde daha fazla gelişmiştir. - Trafik cezası yazmaması için polise ağlayabiliriz. - Günün birinde kimse karşımıza geçip “Bu aslında senin çocuğun” diyemez.
İyi ki erkeğim dedirten şeyler
- BEYAZ saçlar ve kırışıklıklar bize karizma katar, hayatımızı karartmaz. - Ütüyü fişte, yemeği ocakta, arabanın anahtarını kontakta unutmayız. - Mekanik aletleri kolayca kullanabiliriz.
Afrikaya gitmek
KİTABI çok satanlar listesinde olan yazar, kitabını bir arkadaşına imzaladı. Arkadaşı, kitabı inceledikten sonra “Bu kitap Afrika’yla ilgili ama sen hiç Afrika’ya gitmedin ki...” dedi. Yazar; “Afrika’ya gitmeme ne gerek var?” dedi ve ekledi; “Dante de İlahi Komedyası’ndaki cehennemi yaşamak için cehenneme gitmemişti ki...”
İlginç benzerlik
Filler ve kızlar hiçbir zaman unutmazlar. Dorothy Parker
Bak şuna
KOCASINI yaralamaktan sanık kadına hâkim sorar: - Kocanın kafasına niçin sandalye ile vurdun? Kadın soğukkanlı bir şekilde yanıtlar: - Koltuk çok ağırdı, kaldıramadım hâkim bey.
İki sarhoş İspanyol
İKİ sarhoş İspanyol (Pepe, Manolo) barda bir yandan kafa çekip atıştırmakta bir yandan da sohbet etmektedirler. Bir ara Manolo Pepe’ye: - Pepe zeytinlerin bacakları var mıdır? - Hayır, Manolo hayır. - O zaman az önce bir hamam böceği yedin, haberin olsun. (Teşekkürler Prof. Dr. Nurettin BİLİCİ)
Fanatik
İKİ fanatik futbolsever konuşmaktadır. Biri; - Maça gitmiyor musun? - Ne diye gideyim ki? Oynanan futbol değil. Hakemler kötü. Oynanan oyun itiş kakış. Saatlerce gişe önünde, kuyrukta bekle... İçerde kavga, gürültü... Çıkışta da vasıta bulamıyorsun... Diğeri; “Ben de maça gitmiyorum. Beni de tıpkı senin gibi karım bırakmıyor...”
5 dakika
BİR kadının “5 DAKİKA”sı, yarım saate eşittir. Tabii bir erkeğin 5 dakika-sının da TV’deki maçın ne zaman biteceğine eşit olduğunu düşünürsek, durum gayet adil... | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 12/10/10 Nerden : İzmir
| Konu: Geri: Kısa Kısa Fıkralar Paz Ekim 17, 2010 3:28 am | |
| HOCANIN KARISI Nasreddin Hoca' ya dert yaniyorlar: -Yahu Hoca senin kari çok geziyor. Hoca : -Olur mu canim? O kadar gezse arada bir bizim eve de ugrar.
KARISTIRMADIN KI Iki deli havuzun basinda oturuyorlarmis.Biri kalkip havuza seker atmis.Havuzdan bir yudum almis ve tükürmüs.Arkadasina: -Havuza seker attim ama tatli olmadi.. Arkadasi: -Karistirmadinki salak!
PROVA Iki deli birgün deliler hastanesinden kaçmislar.Kimse bu delileri bulamamislar.Doktorlar ümitlerini kestikleri an deliler çika gelmis.Doktorlar hayretle niye geldiniz demis: Deliler"Yarin kaçacagizda, onun provasini yaptik.
ARITMETIK DELI Delinin biri yolun kenarindaki uçurumda durmus asagiya bakarak "13, 13, 13...." diye soyleniyormus. Oradan gecen biri, delinin ne yaptigini merak etmis, yanasarak " ne yapi...." diyemeden deli onu birden uçurumdan asagiya ativermis ve devam etmis "14, 14, 14......"
DUYMAMIS Delinin teki timarhanenin bahçesinde yürürken bakmis baska bir deli agacin altinda oturmus kahkahalr atiyor...hemen yanina kosmus..ve sormus "hey sen neye gülüyorsum öyle?", öbür deli "hiç ben hep kendi kendime fikra anlatirim ama bu seferki ni duymamistim"
BOGALARDAN HOSLANIYORÖgretmen sinifa geç gelen ögrenciye:-neden geç geldin oglum* der -bizim inegi damizlik bogaya götürdüm hocam. der çocuk -o isi baban yapamazmiy di? diye sorunca ögretmen, çocuk gülerek -belki yapabilirdi hocam ama bizim inek bogalardan daha çok hoslaniyor..
ÖNCE KAÇANLAR Bir akil hastanesinde iki deliyi çikartmak zorundalarmis.Bir test yapalim demisler.Iki deliyi teste tabi tutmuslar.Adamlarin önüne bir kavanoz böcek ile zeytin koymuslar`` buyrun beyler yiyin``demisler bir tanesi hemen zeytine saldirmis. Öbürü hemen önünü kesmis ve demiski``önce kaçanlari yiyelim sonra duranlari yeriz``demis
FAYDASI Saglik dersinde ögretmen bir ögrenciye sordu : - Söyle bakalim, bebeklerde anne sütü neden inek sütünden daha faydalidir ? Ögrenci kendinden emin bir sekilde cevap verdi, - Daha lezzetlidir, eksimez, pasta yapiminda ve baska amaçlarla kullanilamaz, bebege özeldir, ambalaji nefistir.
ERIYOR ISTE Deli , kahveye girdiginde soluk solugaydi.Bos bir masaya oturup ocaga seslendi; - Bana bir çay ! çay geldi , sekerleri atip karistirdi.Garsonadan yine seker istedi. Onlari da atip karistirdi,yeniden istedi.Garson; - Sekiz seker koydun çaya ,dedi saskin saskin, - Koydum ama , iste görüyürsun, hepsi eriyor
BENDE VARDIM Hoca bir gün arkadasiyla konusuyormus arkadasi demis ki : -Ya hocam dün sizin evden bir ses çikti. Bu neydi?. Hoca ise : -Hiç sadece hanimla biraz tartistik kavugum merdivenlerden yuvarlandi, demis. Arkadasi : -Yahu hocam hiç kavuktan bu kadar ses çikar mi?, demis. Hoca : -Ya anlasana içinde bende vardim, demis
TEK BASINA Okula yeni gelen ögretmen ilk dersinde ögrencilere ilginç bir çagrida bulunmus: "Kendini geri zekali hisseden varsa ayaga kalksin..." Sinifta çit yok. Nihayet biri kalkmis: "Sen kendini geri zekali mi hissediyorsun?" "Hayir", demis çocuk, "ama sizin tek basina ayakta kalmaniza gönlüm razi olmadi da…"
AÇMADIM KI Akil hastanesinde koguslari gezen bashekim,bir delinin oturmus,birseyler yazdigini gördü: -Kolay gelsin ne yaziyorsun? -Mektup yaziyorum efendim. -Yaaa..Kime yaziyorsun? -Kendime.. -Peki ne yazili mektupta?? -Ilahi doktor bey,deli misiniz siz Mektubu daha almadim ki içinde ne yazdigini bileyim.
SIKARKEN Nasrettin hoca bir gün yolun kenarinda kedisini yikiyomus. yoldan geçen arkadasi hocaya: "hocam kediyi yikama ölür. " demis. hoca aldiris etmemis ve yikamis. arkadasi dönüste hocayi tekrar yolun kenarinda görmüs. kedi ölmüstü. adam: " hocam ben size kediyi yikamayin ölür demedimmi? " demis. hoca: " ben kediyi yikarken ölmediki sikarken öldü
AYNISINI SÖYLEDIM Küçük Ali okuldan eve gelir ve üzgün bir sekilde, "Matematik dersinden 1 aldim" der. Babasi hemen sorar, "Neden ?" "Ögretmen 3x2 kaç eder?" diye sordu, ben de "6" dedim. Babasi hemen oglunu tasdikler ve "Fakat bu dogru" der. Ondan sonra da "ögretmen 2x3 kaç eder?" diye sordu. "Has *iktir, ne farki var ki ?" "Ben de ögretmene aynisini söyledim....
TEKRAR Temelin üç tane sevgilisi vardir.Biri ögretmen biri doktor, biri de santral görevlisidir. Fakat ögretmenle evlenmeye karar verir. Bunu duyan arkadasi sorar "Niye ögretmen de digerleri degil?" diye.Temel de döner:"Ula der,bilmez misin doktorlar "Bugün git yarin gel" der.Santral görevlisi de"Su an mesgul, daha sonra tekrar deneyin" der. Ama ögretmen ne der? Haydi bir daha tekrarlayalim..."
GERI GETIRDIM Akil hastanesinde delinin biri bashekimden iki tane sise ister. Bashekim sise yerine,deliye iki tokat atar.Deli kizgin bir sekilde odasina döner. Ertesi gün deli bashekimin odasina gider.Girer girmez bashekime iki tokat atar. noldugundan habersiz bashekim; "Deliye naptigini zannediyorsun" diye çikisir. Delide "birsey yaptigim yok efendim,dün verdiginiz siseleri getirdim" der.
BIR KEDI DAHA Akil hastanesinden kaçan iki deli, karsidan gelen bekçiyi görünce iri gövdeli bir çinarin arkasina saklandilar.Bekçi,onlarin ayak seslerini isitmisti.Sordu: - Kim o? içlerinden biri kedi gibi miyavladi. Bu basarili miyavlamadan sonra bekçi yürüyüp gidiyordu ki,delilerin ayaklari altindaki yapraklar hisirdadi.Bekçi geri dönüp yine seslendi: - Kim var orada? ikinci deli cevap verdi: - Bir kedi daha.
KISACA Imam Hatip Lisesinde teftis yapan bir mufettis sinifa girer..Ders Kur'an-i Kerim'dir. Bir ogrenciyi kaldirarak ismini sorar. Ogrenci:"Fatih" diye cevap verir..Mufettis : "Peki oyleyse yavrum Fatiha suresini oku bakalim.."..cocuk sureyi okur. Sira baska bir ogrenciye gelmistir. Mufettis yine sorar.."Ismin ne cocugum?"..cocuk cevap verir: "Yasin ama arkadaslar kisaca Kevser derler "
ISIKSIZ KALIRIZ Akil hastanesinde bir gün delilerden biri kosarak doktorun yanina gelmis. Doktor Bey çabuk bizim kogusa gelin demis. Doktor gitmis, delilerden bir tanesi kendini ayaklarindan tavana asmis öylece duruyor. Doktor ne bu? diye sormus. Doktoru çagirmaya giden deli cevaplamis, Doktor Bey bu zir deli kendisini ampul saniyor. Doktor kizmis, olurmu öyle sey hemen indirin onu asagiya. Yine ayni deli, " Doktor Bey o zaman da biz isiksiz kalmazmiyiz!!!"
SILIKON Ögretmen sinifta madenleri ve ne kadar degerli olduklarini anlatiyormus. Dersin bitiminde çocuklara sormus: -"Kim hangi madene sahip olmak ister çocuklar?" Önce David cevap vermis: "Platin, ögretmenim. Onunla kendime bir Porsche alirdim." Ardindan Mike cevaplamis: "Altin, ögretmenim. Altinlarimla kendime son model bir Cadillac alirdim." En son Küçük Joe yanitlamis: "Silikon, ögretmenim. Ablamda iki tane var, kapinin önündeki arabalari hayal bile edemezsiniz!..."
SIGMAZSINIZ Bir gün padisah Nasreddin Hoca' ya sormus. Hocam ben ölünce cennete mi gidecegim yoksa cehenneme mi, söyle bakayim? demis. Hoca padisahtan korkmadan : -Cehenneme gidersiniz padisahim? demis. Padisahin sinirden sakallari titremis. Bu durumu gören Hoca : -Kizmayin padisahim ben aslinda size cennete gidersiniz diyecektim fakat sizin cellatlarinizin kiliçlariyla ölen suçsuz kisilerden cennet dolup tasmis.Bu yüzden cennete sigmazsiniz diye cehenneme gidersiniz dedim, demis.
YARI MANYAK Ögretmen derste çocuklara dönerek sorar: - Söyleyin bakayim,kuzeyimizde karadeniz,güneyimizde akdeniz,batimizda ege denizi varsa BEN KAÇ YASIMDA OLURUM..? Arka siralardan bir parmak kalkar: - Kirkdört ögretmenim.. Gerçekten de o yasta olan ögretmen sasirir: - Dogru..Ama nasil bildin.?.. - Gayet kolay ögretmenim..Benim yari manyak bir agabeyim var;tam yirmiiki yasinda..Onun yasini iki ile çarpinca sizin yasiniz çikiyor....
ZATEN ABDESTSIZDIM Nasreddin Hoca bir gün agacin altinda namaz kiliyormus.Agaçta bulunan biri de onu izliyormus. Namazi bittikten sonra namazimin kabul olmasi için Allah'a dua etmeye baslamis. -Allahim sen namazimi kabul et. Agaçtaki adam: -Etmem diye cevap vermis. Hoca sasirmis.Tekrarlamis. -Alahim sen kildigim namazi kabul et. -Etmem. Hocanin saskinligi iyice artmis.Yine: -Allahim sen namazimi kabul et demis. Agaçtaki adam tekrar: -Etmem deyince hoca sinirlenmis. -Etmezsen etme.Zaten abdestsiz kilmistim.
AGIZDAN DOLUYOR Adam çok zamparaymis.Faaliyetlerinin sonucu olarak günün birinde hastaligi kapmis.Doktor hastaligin tedavisinin çok kolay bir yolu oldugunu,bir hafta boyunca ufakligi her gün 15 dakika içi süt dolu bir bardagin içinde tutmasini söylemis.Adam hergün banyoya bir bardak sütle girip kapiyi kilitleyerek tedaviyi uyguluyormus.Karisi durumu merak edip sordugunda bir sekilde geçistiriyormus.Dördüncü gün banyoya girmis ancak kapiyi kilitlemeyi unutmus. Bunu firsat bilen karisi kapiyi açip içeri girdiginde gördügü manzara karsisinda bir an duraklamis ve "aaaaaaaa kirk yil düsünsem bunun bir dolmakalem gibi agizdan dolduruldugu aklima gelmezdi" demis
GÖZLEM tip fakültesinde profösör derse girer ve ögrencilere tipta önemli iki kuralin oldugunu söyle...birincisi hiç bir seyden mideniz bulanmayacak hiç bir seyden tiksinmeyeceksiz... simdi size uygulamali olarak gösterecem der ve masanin üzerinde duran cesedin anüsüne parmagini batirir ve yalamaya baslar..daha sonra bu isi tüm ögrencilerin yapmasini ister. bütün ögrenciler siraya girer ve cesedin anüsüne parmagini sokar ve yalarlar.bu is bittikten sonra profösör "simdi gelelim ikinci kurala" der. "tipta ikinci önemli kural gözlemdir" der ve ekler "ben cesedin anüsüne isaret parmagimi soktum ama orta parmagimi yaladim"
SECDEYE KAPANIRSA Bir gun Hoca, yol ustu bir hana inmis. Nuh Nebi'den mi kalmis, Kaalubela'dan mi? Her ne ise.. Her tarafi delik desik olmus; adeta cokmeye bir basi kalmis. Hoca'nin yuregine bir korkudur dusmus ama, ne desin? Nihayet bir soz arasinda: "Yahu, bu senin tavan da ne kadar gicirdiyor be, besik mi mubarek!" diyecek olmus ama, hanci baba hic orali olmamis; sozu sakaya bogarak; "Agzini hayra ac Hoca, bu gicirti besik gicirtisi degil; tavan tahtalari Hak'ka tesbih cekiyor!" demis. Hoca'nin kozu kullenirmi? Gozlerini hancinin gozune dikerek; "Peki ama, demis; ya bu tavan boyle tesbih ceke ceke aska gelip de secdeye kapanirsa, bizim halimiz nice olacak!"
FARK VAR bashekim birgun deliler hastanesinde hastalari ziyarete cikar ve bir kosede delilerin kendi aralarinda bir rakam soyledikten sonra gulduklerini gorur ve dayanamaz sorar:neden soylediginiz her rakamdan sonra guluyorsunuz diye?Delinin biri cevap verir biz der butun bildigimiz fikralara numara verdik 5 dedigimiz zaman 5 numarali fikra aklimiza geliyor guluyoruz 8 deyince 8 numarali fikra aklimiza geliyor guluyoruz demis.Bashekim birde ben soyleyeyim ozaman demis 5 demis cit yxok, 7 demis cit yok.b akmis cit yok ve sormus ben soyleyince neden gülmüyorsunuz?delinin biri cevap vermis:bashekimim anlatmadan anlatmaya fark var.
HAYAL KIRIKLIGI Ingiltere'nin saygin kiz kolejlerinden birinde biyoloji ogretmeni ogrencilerden Miss Perkins'a "Soyle bakalim, insan vucudunda uyarildiginda normal buyuklugunun alti katina ulasan organ hangisidir?" Ogrenci yuzu kizararak "bana bu soruyu sordugunuzdan ailemi haberi olacak" demis. Ogretmen baska bir ogrenciye donmus ve "Sen soyle Miss Sarah" demis. Sarah "los isikta gozbebegi" yanitini vermis. Ogretmen aferin dedikten sonra Miss Perkins'a donmus ve sana uc sey soyleyecegim demis: 1- dersine hic calismamissin bundan ailenin haberi olacak 2-aklin fikrin surekli kotu seylerde. 3- ilerde cok buyuk hayal kirikligina ugrayacaksin...
RUJ IZI Bir kiz yurdunda söyle bir sorun yasanmaktadir: Kizlar, sabah dudaklarina ruj sürdükten sonra aynayi öperek dudak izi birakmaktadirlar, bunlarin temizlenmesi sorun olmaktadir. Yurdun müdürü birgün yurtta kalan kizlari ve tuvaletleri temizleyen hademeyi tuvalete toplar. Kizlara yönelik söyle bir konusma yapar: "Bazilariniz dudaklarina ruj sürdükten sonra aynalari öperek dudak izi birakiyorlar. Hadememiz bunlari temizlerken çok zorlaniyor. Simdi ne kadar zorlandigini hep beraber izleyelim." Der. Bir isareti ile hademe firçasini klozetlerden birine daldirip aynayi temizlemeye baslar. O günden sonra aynalarda bir daha dudak izine rastlanmaz.
HANGI LASTIK Dört universite ogrencisi sabahleyin uyanamayarak matematik finalini kacirirlar, sinav ertesinde hocalarini yakalayip, zarzor bindikleri arabanin lastigi patladigi icin sinavi kacirdiklarina ikna ederler. Kadin, yalvarmalarina dayanamayarak, bu dört arkadasa sinavi 3 gun sonra yapacagini soyler. Sinav gunu geldiginde, matematik hocasi bizim dortluyu sinifin dört kosesine oturtur. Finali gecmek icin de en az 50 almak lazimdir, sinavda da 5 soru vardir. Sayfanin onundeki 4 matematik sorusu basit sorulardir ve her biri 10 puanliktir. Kagidin arkasindaki soru ise 60 puanliktir ve de soru aynen soyledir Hangi lastik patladi ??
BEN ASTIM Jim ile Mary akil hastanesinde iki hastadir. Birgun hastanenin yuzme havuzunun etrafinda dolasirken Jim aniden suya atlayip en dibe batar. Bunu goren Mary hemen ardindan atlar ve dibe kadar yuzup Jim'i kurtarir. Tabii Mary'nin bu kahramanca davranisi hastanede olay olur. Bunu duyan bashekim de Mary'nin artik iyilestigini dusunup, hastaneden derhal taburcu edilmesi emrini verir. Islemler yapilir, belgeler cikartilir, Bashekim ayni gun Mary'nin yanina gider: -Mary, sana bir iyi bir de kotu haberim var. Iyi haberim, yaptigin kahramanca davranistan oturu anladik ki akli dengen tamamen yerinde ve boylece hastanemizden taburcu oluyorsun. Kotu habere gelince, kurtardigin hasta, Jim, intihar etmis. Az once odasinin banyosunda kendisini asmis bulundu. Mary gayet sakin yanit verir: -O intihar falan etmedi ki. Ben onu astim kurusun diye.
BACAK Biyoloji dersinden yapilacak sinav için siniftaki herkes acayip çalismis, notlar, kopyaliklar havada uçusmus. Daha sonra sinavin yapilacagi gün gitmisler bir de bakmislar, ortada kagit kalem yok sadece sira sira mikroskoplar. Hoca; -Bu mikroskop lam'larinda bir böcegin bacagi var, sinaviniz bacagindan böcegi tanimak" Tabi hemen itirazlar ama fayda etmemis, hoca dedigi dedik. Ögrenciler mikroskoplarin basina geçmis ama taniyamiyorlar… En sonunda biri dayanamamis, kapiyi çarpip çikmis. Hoca arkasindan seslenmis; -Kimsin sen, kapiyi çarpip çikiyorsun? Kapi hafifçe aralanmis ve bacagini uzatmis, -Tanisana hadi tanisana kim oldugumu…
BIRSEY OLMAZ Kucuk kiz sinifta Fen Bilgisi dersinde birden parmak kaldiriverdi: "Ogretmenim ben bisey sormak istiyorum!!" "Evet seni dinliyoruz..?" "Benim anneannemin bebegi olur mu???" Ogretmen tabi cok sasirmis ama "anneanneler bebek yapmak icin biraz yaslidirlar" diye gülumsemis.. Bizim bidik yine sormus: "Peki annemin bebegi olur mu??" Ogretmen cevaplamis: "Annelerin bebegi olur ama yaslari ilerledikce bebekleri olma ihtimali de azalir" Derken kucuk kiz "Peki ogretmenim.."demis.. "ya benim bebegim olurmu??" Ogretmen gulmus: "Canim senin yasin daha cok kucuk, olur mu oyle sey??" Bunun uzerine arka siralardan erkek cocuklardan biri bagirmis: "BAAAAAK!!! BEN SANA BISEY OLMAZ DEMEMIS MIYDIM".
ALISTIRA ALISTIRA Istanbul'da üniversitede okuyan genç kiz Ankara'daki babasina telefon etmis: -"Baba, meraba. Ben Lale...." -"Ooooo. Güzel kizim benim. N'abersin bakalim?..." -"Hiç sorma babacigim. Hiç keyfim yok valla..." -"Hayirdir? Bi sorun mu var?... Kiz aglamaya baslar; babasi ise üzüntü ve meraktan kafayi yemektedir: -"N'ooldu kizim? Anlatsana..." -"Murat evi terketti. Bosanmak istiyormus..." -"Ne evi lan? Ne bosanmasi? Sen ne zaman evlendin de bosaniyorsun?..." -"Hani senin hiç hoslanmadigin esrarkes çocuk vardi ya. Ben onunla evlendim." -"Iyi halt ettin, ...... Neyse, artik yapacak bi sey yok. Versin mahkemeye, hemen bosanin..." -"Bosanalim ama benden 10 milyar istiyor. Eger vermezsem, iyi zamanlarimizda çektigi çiplak fotograflarimi Internetten herkese yollayacakmis...." -"Püüh. Rezil... Çiplak fotograf çektirdin, öyle mi?" -"Ama babacigim. O benim kocamdi. Ne biliyim böyle bir pustluk yapacagini." -"Peki. Olan olmus artik. Yarin havale ederim parayi...Ögleden sonra Bankaya gidip çekersin; sonra da alip yakarsin o kahrolasi fotograflari..." -"Sagol baba. Eeee. Sey...Bi de kürtaj için 2 milyara ihtiyacim var..." Adam artik iyice fenalasir. Boguk bir sesle konusur: -"Kürtaj mi? Bi de hamile mi kaldin o çocuktan sen?..." -"Aslinda ondan degil... Zenci bi çocuk vardi...Zaten o yüzden ayriliyoruz ya...." Adam bayilmak üzeredir. Nabzi yükselir, tansiyonu düser, artik inleyerek konusmaktadir: -" Biz seni oraya okumaya yollamistik. Sen ne haltlar çevirmissin. Allahim. Nedir bu basimiza gelenler...Okulu bititir bitirmez Ankara'ya dönüyorsun, yoksa kirarim bacaklarini..." -"Istersen hemen dönebilirim babacigim. Ben geçen yil okuldan atildim çünkü..." Adam masanin üzerindeki soguk su dolu sürahiyi basindan asagiya devirir ve ancak bu sekilde konusmasini sürdürebilir: -"Okuldan mi atildin? Hani birlikte avukatlik yapacaktik, .....?...Eh ulan? Sen hele bi gel buraya. Ben sana yapacagimi bilirim. Evden disariya adim attirmiycam sana. Ilk isteyenle de evlendiricem...." -"O is zor be baba. Biliyorsun, moda oldu, artik evlenmeden önce esler birbirlerinden saglik raporu istiyorlar... Pek iyi bi rapor sunacagimi zannetmiyorum ben..." -"Allahim, çildiracagim... Bir de cinsel hastaliklar haaa.....Kesin o zencidendir..." -"Çok pis arkadaslari vardi. Bilmem artik hangisinden kapmisimdir..." Güm diye bir ses duyulur. Adam kisa bir süre için kendinden geçmistir; ancak hemen kendisini toparlayip tekrar telefonu alir. -"Hemen bu aksam dayini yolluyorum oraya. Seni alip gelecek. Adresini ver bakiyim..." -" Mahmutpasa Karakolu'ndayim... Gelirken kefalet için de biraz para getirsin yaninda..." -"Karakol mu?...Bi de karakola mi düstün layyynnn? Ne yaptin?...." -"Dün kafam çok bozuktu, çok içmisim. Araba kiralayip dolasmaya çiktim. O kafayla Arnavutköy'de kokoreççi dükkanina girdim. Ama neyse ki kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralik araba firmasina biraz para vermek gerekir sanirim..." Adam artik iyice fenalasmistir. Hatta fenalasmak ne kelime; adeta kahrolmustur. Telefonda kisa bir sessizlik olur. Kiz tekrar konusmaya baslar: -"Babacigim. Sakin üzülme. Bütün bunlar bir sakaydi. Ben sadece sinifta kaldigimi söylemek için aramistim... Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykirir: -"Canin sagolsun be güzelim, bosveeerrr. Okul da neymis? Hiç mühim degil, tatli canin sagolsun senin...."
EKIPMANA SAHIPSINIZ Bir çift , göl kiyisina tatile gider.. Gölde bazi bölümlerde balik avlamak yasaktir.Koca, yasak olmayan bölümlerde avlanarak, kadin da kitap okuyarak günlerini gecirmektedirler.Derken bir gün adam balik avlamaktan gelir ve ögleden sonra kestirmek üzere odasina cekilir.Kadinin cani sikilir ve botla golde bir gezinti yapmaya karar verir. Bu gezinti umdugu gibi gitmez ve botun hakimitiyetini yitirir. Bot göl üzerinde serbestce dolasmaya baslar. Kadin da yapacak bir sey olmadigi icin çikarip kitabini okumaya baslar. Derken devriyeye cikmis olan serif kadini gorur ve yanina yanasir.. "Hanimefendi burada ne yapiyorsunuz?" "Görmüyor musunuz kitap okuyorum." "Ama bu bölgede balik avlamak yasaktir." "Zaten ben de balik avlamiyorum" "Ama gerekli butun ekipmana sahipsiniz, sanirim sizi karakola goturup ceza kesmem gerekiyor." "Eger boyle bir sey yaparsaniz ben de bana tecavuz ettiginiz soylerim." "Size dokunmadim bile..!!" "Ama gerekli tum ekipmana sahipsiniz, degil mi?"
FITILI KISAYDI Bir timarhanede deliler ayaklanir ve binanin orta bahçesini isgal ederler. Hiçbiride dagilmaz. Bunun üzerine doktorlar toplanarak yönetmeligi açarlar ve aynisini uygulamaya karar verirler. Yönetmeligi göre bir doktoru çiril çiplak soyar delilerin içine atarlar. Doktor içeri girince * BOMBAAA * diye bagirir. Bu gören deliler doktoru tuttuklari gibi camdan disari atarlar. Bunun üzerine doktorlar tekrar toplanir ve konusurlar. Bu iste bir yanlislik vardir. Delilerin hepsinin dagilmasi gerekmektedir. Yeniden denerler. Bir doktoru daha soyup içeri atarlar ve oda * BOMBAAA * diye bagirir. Deliler onu da tutuklari gibi camdan disari atarlar. Bashekim en sonunda bir de ben deneyim der ve soyunup delilerin arasina girer ve * BOMBAAA * diye bagirir. Bunun üzerine bütün deliler kaçisir ve binayi ve orta bahçeyi terk ederler. Doktorlar merak eder ve biraz akilli olanlarindan toplayarak bu durumu sorarlar. * Niçin siz ilk iki doktor girdiginde binayi bosaltmadiniz da son bashekim girdiginde bosaltiniz? * derler. Delilerde * Ilk giren iki bombanin fitili uzundu ama son giren bombanin fitili kisaydi zamanimiz yoktu içerde patlamasin diye böyle yaptik * derler.
EN AKILLI ADAM Bir kesis dünyanin en akilli adamini bulmak için diyar diyar geziyormus sira nasreddin hocanin köyüne gelmis ve köylülere sormus. - sizin köyün en akilli adami kim? demis. Köylülerde: - nasreddin hoca demis. bunun üzerine kesis köy meydaninda hoca ile görüsmeye baslamis ve eline bir çomak almis yere bir daire çizmis, nasreddin hoca da çomakla daireyi ortadan ikiye bölmüs, kesis bir dogru daha çizerek daireyi dörde bölmüs,hocada dörde bölünmüs dairenin üç dilimine çarpi isareti koymus,kesis elleriyle asagidan yukariya dogru hareket yapmis,hocada yukaridan asagiya yapmis ve kesis büyük bir hayranlikla hocayi tebrik etmis. Olup bitenden bir sey anlamayan halk kesise ne oldugunu sormus kesisde : - Bu adam gerçekten dünyanin en akilli adami, yere dünya çizdim o ortadan ekvator geçer dedi,ben dünyayi dörde böldüm o da dört de üçü sudur dedi,ben yerden buharlasma sonucunda ne olur dedim o da yagmur yagar dedi. Bu sefer hocaya neler oldugunu sorar halk hoca da: - Bu adam oburun biri, yere bir tepsi baklava çizdi ben de yarisi benim dedim, daha sonra tepsiyi dörde böldü o zaman dört de üçü benim dedim, o da tepsi altindan atesi hafif hafif almali dedi ben de üstüne findik fistik ekelersek daha iyi olur dedim.
TED AMCA Amerika'da bir ilkokulda ögretmen çocuklara evde ders alinabilecek bir hikaye yaratmalarini, ertesi gün sinifta okuyacaklarini söylemis. Ertesi gün çocuklar hikayelerini anlatmaya baslamis. Ilk sirada küçük Suzi varmis. Baslamis anlatmaya: Bizim çiftligimiz var. Bir gün babamla yumurtalari topladik, bir sepete koyduk. Arabayla giderken bir tümsekten geçtik, sepet devrildi ve yumurtalarin hepsi kirildi." Ögretmen - Güzeel. Peki bu hikayeden alinacak ders nedir? - Bütün yumurtalari ayni sepete koyma. - Aferim çok güzel. Lily sira sende. Küçük Lily tahtaya kalkmis ve anlatmaya baslamis: - Bizim de bir çiftligimiz var. Babam yumurtalardan civciv çikmasi için onlari kuluçka makinesine koyar, geçen hafta 12 yumurta koydu. 12 civcivi olacagini saniyordu, ama sadece 8inden civciv çikti. - Eveeet. Peki burdan alinacak ders nedir? - Tavuktan çikmamis yumurtalari sayma - Aferim bu da çok güzel. Billy, sira sende Küçük Billy tahtaya kalkmis ve anlatmaya baslamis: - Amcam Ted Vietnam Savasina katilmisti. Bir gün helikopterle bir göreve giderken helikopter vurulmus. Ted Amcam helikopter düsmeden elinde bir makinali tüfek, bir kasatura ve bir sise bira ile atlamayi basarmis. Parasütüyle yere inerken yolda birayi içip bitirmis. Inince mermisi bitene kadar makinali tüfegiyle 70 kisiyi haklamis. Sonra kasatura kirilana dek onunla 20 kisiyi halletmis. Sonra da son 10 kisiyi de silahsiz bitirmis. - Böyle korkunç bir hikayeden alinacak ne ders olabilir? - Içerken Ted Amcama bulasmayin... | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 12/10/10 Nerden : İzmir
| Konu: Geri: Kısa Kısa Fıkralar Paz Ekim 17, 2010 3:29 am | |
| SPIKER Temel dünya turuna çikar ve yolu Canada'ya da düser. Kirk yilda bir Karadeniz'de hamsi avlamaktan daha degisik bir firsat çiktigini düsünerek buz tutmus bir gölde, buzu kirip balik tutmaya özenir ve ise koyulur. Tam buzu kiracakken, insanin içini titreten bir ses duyulur: - Oglum burada balik yok! Temel az öteye gidip tekrar buzu kiracakken ses yine gürler, - Burada balik yok dedim sana... Temel'in eli ayagi titreyerek seslenir: - Tanrim, sen misun yoksa? Ses yeniden duyulur, - Hayir oglum, ben buz hokeyi stadinin spikeriyim
DÖNMEYIZ Temel ile Dursun bir aksam otobanda iki sarisini arabalarina almislar ve issiz, kuytu bir yere gitmek için basmislar gaza... Yarim saat sonra gidecekleri yere yaklastiklarinda sarisinlardan biri der ki : - Simdiden söyleyelim, biz dönmeyiz. Temel kendinden emin bir sekilde cevap verir : - Valla bu kadar geldikten sonra biz de dönmeyiz.
BOZULDU Temel' e ikramiyeden büyük miktarda para çikar ve imajini degistirmek ister. Ilk önce gözlük almaya karar verir.Gözlükçüden kaliteli bir gözlük ister,gözlügü takar ve fiatini sorar 10 Milyon cevabini alinca bu gözlük yakismadi diyerek baska gözlük dener fiati sorar 100 Milyon lafina da karsilik yakismadigini soyler.Gözlükçü çelik kasa da sakli dünyada benzeri olmadigini söyledigi gözlügü çikarir. Temel gözlügü takar hosuna gider. Çünkü gözlükçü karsisinda çiplak durmaktadir.Etrafina bakar tüm insanlar çiplak gözükmektedir.Gözlügü 100 Milyar'a satin alir evin yolunu tutar Fadimeye hava atacaktir. Eve girince köyden hemserisi Dursun misafir gelmistir fakat Fadime ile Dursun'u çiplak görmektedir.gözlügü çikarir yine çiplak görmektedir.Gözlügü takar çiplak,çikarir çiplak sinirlenip gözlügü ayaklarinin altina alir kodumun gözlügü ne çabuk bozuldu der.
BAK AKILLANDIN hoca yolculuk sirasinda mola verip bir hana girer, bu sirada hana bir baska yolcu daha girer ve ikisi birden hancidan yiyecek birseyler isterler. Fakat hanci yiyecek olarak sadece bir balik oldugunu söyler ve bunu paylasmalarini önerir. Bunun üzerine hoca 'ben baligin sadece basini yiyecem' der. Hanci bunun nedenini sorar, hocada 'balik basi zekayi arttirir,balik basi yiyen insan akilli olur' der. Bunun üzerine diger yolcu hemen atilir ve hocaya 'balik basini niye sen yiyeceksin, ben yemek istiyorum' der. Hoca da itiraz etmez ve baligin koca gövdesini hoca yer ve bir güzel karnini doyurur, diger yolcu ise sadece baligin basini yer ve sonra hocaya seslenir 'sen koca gövdeyi yedin karnini doyurdun ben sadece kafayi yedim aç kaldim ' der Hoca da bunun üzerine sunu der 'Bak nasil akillandin'
BORSACI Kurt borsaci genç borsaciyi yanina almis, isin inceliklerini anlatiyor. Bütün önemli konular gibi, bu konu da parkta yürüyüs yaparken konusuluyor. Yasli kurt anlatiyor: - Durumu degerlendirirken, kafanda ne kadar risk karsisinda ne kazaniyorum hesaplarini Iyi yapacaksin... Mesela bak suraya bir köpek pislemis, normalde igrenç ama sana "parmagini degdir ve yala, karsiliginda bir milyar veririm" dedigimde bir firsat sekline dönüsür degil mi? - Elbette. - Haydi bakalim, bir milyar veriyorum parmagini degdir ve yala. Genç denileni yapar, ihtiyar kurtun aninda saydigi bir milyari cebe atar, yürüyüs devam eder. - Peki ben size bir milyarinizi geri almaniz için su köpek pisligine parmaginizi degdirip yalamanizi söylesem... Yasli kurt hemen yapar ve bir milyari geri alir. Yan yana yürümeye devam ederler... Genç: - Ceplerimizdeki para ayni, ikimizin de agzinda köpek pisligi tadi var. Ne fark etti? Yasli kurt: - Öyle deme; iki milyarlik islem hacmi yarattik!
Aganin Ayricaligi Irgat kosa kosa agasinin yanina gelir; -Agam aksam rüyamda seni gördüm -Hayirdir len nasil gördün? -Ikimizde ayni uçakta seyahat ediyorduk. -Eeee -Sonra uçak ariza yapti ve düstü. -Hayirdir insallah,ne oldu sonra? -Ben *** çukuruna, sen de bal çukuruna düstün. -Olacak di mi o kadar fark. Agaligim rüyada bile belli olmus. -Sonra birbirimizi yalaya yalaya temizledik.
Kolkola Hayvanat bahçesinde iki ahtapot kollarini birbirine sarmis dolasiyorlardi.Erkek ahtapot egildi hafif bir sesle disi ahtapotun kulagina fisildadi: -Ne güzel bir gece degil mi sevgilim?...Mehtap,yildizlar,sen,ben...Ve bu güzel gecede seninle ikimiz böyle kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola dolasiyoruz...
Renk insani degistirir Amerika'da bir fuar açilmisti. Fuarda zencileri beyaza dönüstüren bir makine tanitiliyordu. Denemek 10 dolardi. iki zenci fuari gezerken bu makineyi gördüler ve denemeye karar verdiler. Birinin 11 dolari digerinin ise 9 dolari vardi. 9 dolari olan arkadasina dönüp -Sen 1 dolarini bana ver. Gidip birlikte beyaz olalim. dedi. Arkadasi ise : -Dur! Önce ben gireyim, deneyeyim. Eger memnun kalirsam sana 1 dolarimi veririm. Sen de beyaz olursun. dedi. Anlastilar. Zenci gidip makineye girdi ve bir süre sonra beyaz olarak çikti. Disarida kalan zenci duruma çok sevinmis olarak arkadasinin yanina gidip : -Hadi dedi. 1 dolari ver ben de beyaz olayim. -Hadi oradan pis zenci!
Topun Hacmi Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir mühendise bir kirmizi top verip bunun hacmini nasil bulacaklarini sormuslar. Matematikçi, bir mezura ile etrafini ölçüp formülle yariçapini hesapladiktan sonra diger bir formülle yariçapindan hacmini bulacagini söylemis. Fizikçi ise topu suya batirip yer degistiren suyun hacmini ölçerek topun hacmini bulabilecegini söylemis. Top son olarak mühendisin eline verilmis, mühendis topu söyle biraz çevirip bakmis ve sonra: "Bana kirmizi toplar katalogunu bulun"
Teknoloji Bir Türk, Japon arkadasinin daveti üzerine Japonya'ya gidiyor. Birkaç gün gezdikten sonra arkadasi onu çalistigi fabrikaya götürüyor. Teknoloji muazzam. "Bak !", diyor Japon : "Burada robot yapiyoruz. Su Robotlar ögle yemegini hazirlar ve getirir. Sunlar bebek bakar. Sunlar araba bile kullanir." Bizim Türk vatandasi hayretler içinde kalir. Dolastikça gözleri fal tasi gibi açilir. Japonya'dan ayrilirken arkadasi Türkiye'ye mutlaka gelmek ve teknolojisini görmek istedigini söyler. Ve o gün gelir. Fakat bizim Türk nereyi gezdirecegini bir türlü bilemez. Düsünür ne göstermelide altinda kalmamali Japonyada gördüklerinin. Aklina hamam gelir. Japon ne anlar Türk Hamamindan. Alir götürür. Japona ilginç gelir: "Ne oluyor burada?" "Biz burada insan yapiyoruz." " Sahi mi?" der Japon. Bir odanin kapisini açarlar. Içeride tellak bir adamin kolunu ovmaktadir. "Bak der bizimki, burada kollar monte ediliyor." " Bir baska odada bacak ovulmaktadir. "Buradada bacaklar takiliyor." Japon bu sefer hayrette. Diger odanin kapisini açarlar. Içeride bir kadinin üstünde bir erkek is üstünde. Japon sorar : "Peki burada ne oluyor." "Burada montaj bitmis delikler açiliyor."
Harem agasinin Intikami Ahmed sarayin hizmetkarlarindan biri.. Yillardir Kraliçeyi görür ve onun gögüslerine hayran olurmus.. Artik bir saplanti halini almis Kraliçenin gögüslerine dokunmak, öpmek.. Tüm cesaretini toplayip haremagasina açilmis.. "Bana sultanin memelerini koklat.. Ömür boyu biriktirdigim bin altin senin" demis.. Harem agasinin akli yatmis bu karli ise.. Kenar mahallelerde tanidigi bir simyaci, büyücü karsimi bir kadin varmis.. Ona gidip bir losyon hazirlatmis ve bu losyonu, sultanin o gün banyodan sonra giyecegi korsaya iyice sürmüs.. Sultan çiplak tenine korsayi takinca, losyon etkisini hemen göstermis. Memeleri yangin yeri gibi yanmaya baslamis.. Saray doktorlari merhemlerle, ilaçlarla çare bulamamislar.. Sultan acidan, kasintidan, yanmadan ölecek.. Harem agasi ortaya çikmis ve padisaha "Saray hizmetkarlarindan Ahmet, derdinize derman olabilir. Onun salyasi, herseye iyi geliyor. Tek çare, Ahmed'in dili.. Kraliçemizi ancak o kurtarir, eger izin verirseniz" demis.. Padisah çaresiz çagirmis Ahmed'i hareme.. Ahmed bir saate yakin sultanla yalniz kalip muradina ermis... Ne var ki söz verdigi halde 1000 altini harem agasina vermeye yanasmamis.. "Bu olayi açiklarsan ikimizin de kellesi gider. Bunu göze alamazsin.. Hadi bakalim, çek arabani" demis, haremagasina.. Çok kizmis harem agasi.. Öyle kizmis ki.. Ertesi gün ayni yakici losyonu padisahin, banyodan sonra giyecegi donuna iki kat sürmüs..
Güvenilmez Adamin biri gazetedeki is ilani üzerine gelmis ve sirasi gelince görüsmeye girmis. Is ilaninda üniversite mezunu, iyi fransizca konusan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandigi yaziyormus. - Hosgeldiniz, hemen baslayalim. Hangi üniversite mezunusunuz? - Üniversite mezunu degilim. - Öyle mi? O zaman yabanci dilinize güveniyor olmalisiniz. - Yabanci dil bilmem. - Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz. - Pazarlama konusundan anlamam. - O zaman niye geldiniz canim kardesim ? - Bu iste bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.
Penguenler Alaska'da bir bardan içeri iki Ingiliz girmisler ve içki söylemisler. Bir süre sonra bir tanesi barmene - Buralarda siyah kadin bulunur mu ? - Hayir, bulunmaz elbet. - Peki buralarda siyah beyaz kadin bulunur mu ? - Bulunmaz tabi Bunun üzerine Laz arkadasina dönerek : - Sanirim dün gece iki penguenleydik.
Mezarlik? Iki kisi arkadasi konusuyorlarmis : - Nasil, is bulabildin mi ? - Elbette, altimda 1500 kisi çalisiyor. - Vay canina ! Ne isi bu ? - Mezarlik bekçisiyim.
Sizin Kizdan Ne Haber? Iki aile varmis ve her iki ailenin de birer kiz çocugu varmis. Birgün misafirlikte sohbete baslamislar; -Eee sizin kizdan ne haber?.. -Valla iste ne olsun biliyorsunuz ise girdi geçen sene. Basini kasiyacak vakti yok. Ilk baslarda geceleri fazla mesai yapiyordu. Sonra hafta sonlari da çalismaya basladi. Patronu çok sevmis her isi ona veriyormus. Derken Ankara seyahatleri basladi. Bizimki çanta sekreter gibi patron nereye o oraya. Sonra Paris seyahatleri filan en sonundabu is böyle olmayacak dediler, patronu ev tuttu. Deli gibi çalisiyor evladim. Ee, peki sizinki ne alemde? -Valla bizimki ****** oldu, ben sizin kadar güzel anlatamiyorum...
Cennet-Cehennem Ligi Bir devrin tüm en klas futbolculari cennette toplanmislar. Cennetin bas melegide futbola çok merakliymis. Seytani çagirtmis ve : -Cennetle cehennem arasinda bir maç düzenleyelim ne dersin? -Bosuna oynamayalim, biz kazaniriz, demis seytan. -Olur mu en iyi futbolcular bizde. Ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde. Seytan seytanca gülümsemis ve : -Ama bütün hakemler de bizde.
Müsrif Salamon be! Benim hanim çok müsrif, para yetismiyor. Inanamazsin, Pazar günü benden 200 frank istedi, Pazartesi 300, Sali 400, Çarsamba 500, Persembe 800, dün de 1000 frank!.. - Acidim sana be Mison. Nereye harciyor bu kadar parayi? - Ne bileyim ben, verdigim yok ki...
Bizi de Uyandirir misiniz? Adam otele gelip resepsiyona kaydini yaptirirken görevli sordu : - Sabah sizi kaçta uyandirmamizi istersiniz? Adam basini salladi : - Hiç geregi yok. Ben her sabah saat beste kendim uyanirim. Resepsiyonda ki görevlinin yüzü güldü : - Aman ne iyi. Lütfen uyandiginiz zaman bizi de uyandirir misiniz?..
Iran Halisi Kadinin biri pahali halilar satan bir dükkana girer.. ve ilk bakista çok begendigi bir iran halisina dogru yönelir. Haliya daha yakindan bakmak üzere yere dogru egildiginde istemeyek sesli bir sekilde gaz kaçirinca çok utanir ve hemen kimse duydumu diye etrafina bakinir ve arkasinda duran saticiyi görünce konuyu unutturmak için aceleyle adama -Bu Iran halisi kaç para? diye sorar. Satici gayet piskin söyle yanit verir. - Valla hanimefendi, haliya sadece bakmakla osurduguna göre fiyatini duysan ziçarsin.
Masum Seytan Bir gün seytan büyük bahçeli koskoca bir malikaneye girmis. Merdivenleri çikmis. Bir kuzu görmüs. Kuzunun boynunda bir ip varmis. Seytan ipi çikarmadan sadece biraz gevsetmis. Kuzu malikenenin önünde bulunan aynayi görmüs. Sasirinca bir hamle yapip aynayi kirmis. Çikan gürültüye evin hizmetçisi gelmis. Sen naaptin? ben simdi burayi nasil temizliycem. Evin beyi bunu duyunca kesin beni kovar demis ve kuzuya bir tekme atmis. Kuzu merdivenlerden düsünce ip yetmemis ve kuzunun boynunu kesip onu öldürmüs. Bu sirada evin usagi gelmis. Neler oldugunu sormus. Kadin anlatinca bunu nasil yaparsin. Bey simdi ikimizi de kovucak. O kuzu onun için çok degerliydi demis. Ve hafifçe kadini itmis. Kadin dengesini kaybetmis ve merdivenlerden düsüp boynunu kirmis. Sesi duyunca evin hanimi gelmis. Olanlari ögrenince sinirlenmis. Tam usagi dövmek için usaga yaklasirken usak lütfen beni bagislayin ve beni kovmayin diyerek diz çökmüs. Usagin üstüne hizla gelen kadin ise ona çarpip merdivenlerden yuvarlanmis ve ölmüs. Evin beyi gelip de olanlari dinleyince belinden silah çekip usagi vurmus. Sonra kendi kendine eyvah ben ne yaptim? bir kuzu, aynanin kirilmasi ve sevmedigim karim için elimi kana bulamaya, katil olmaya degermiydi? demis ve silahi çekip bir kursunda kendine sikmis. Bütün bu olanlari bir kenardan izleyen seytansa siritarak "Ben hiç bisey yapmadim ki. Sadece aciyarak kuzunun boynundaki ipi gevsettim, o kadar..." demis...
Alis-Veris Eski Istanbul'da bir yaptigi veresiye alis verislerde pek borcunu ödemeyen bir memur varmis. Bir gün bir alisveristeyken çarsiyi denetleyen belediye baskani adi Mehmet olan bu adama da hal hatir sormus: - Ooo Mehmet Efendi nasilsin? - Iyi alis veris yapiyorum. Bu cevap üzerine agzi Mehmet Efendi'den yanan dükkan sahibi hemen atilmis: -Vallahi efendim su ana kadar yalnizca aldi. Çok sükür daha bir sey verdigini pek görmedik.
Iddia Nasreddin Hoca, bir gün esegiyle odun getirir. Hava da cok sicak oldugundan hem kendisi hem esegi kan ter içinde kalirlar. Hoca odunlari indirir, yerlestirir. Karisina: - Hatun, esek cok yoruldu, onu bir yemleyiver, diye seslenir. Karisida o gün yorgun oldugundan: - Efendi, benim isim var, sen yemleyiver, der. Hoca sicaktan iyice bunalmis vaziyette kendini minderin üzerine atar. - Olmaz! Hiç halim yok, veremem, sen ver der. Esegin yemini sen vereceksin ben verecegim derken is kizisir. Epeyce tartisirlar. En sonunda Hoca: - Pekala! Öyleyse aramizda bahse tutusalim. Kim önce konusursa esege o yem versin. Anlastik mi? der. Karisi teklifi kabul eder. Ikisi de birer köseye çekilirler. Az sonra kadin, el isini alarak komsuya gider. Hoca birsey diyemez. Aradan biraz zaman geçer. Eve bir hirsiz girer. Hoca'yi görünce kaçacak olur. Ama Hoca'dan hiç ses ve tepki gelmedigini anlayinca kaçmaktan vazgeçer. Ortalikta ne var ne yoksa koca bir çuvala doldurur. Hoca'nin gözleri önünde çuvali yüklenerek evden çikar. Karisi epey zaman sonra eve girip evin halini görür. Esyalarin yerinde yeller esmektedir. Telasla: - Bu ne hal? Efendi! diye çiglik atar. Hoca yattigi yerden dogrularak: - Haydi bakalim Hatun, bahsi kaybettin. Esegin yemini sen vereceksin! der.
Merakli Deve Genç deve annesine sormus -"Anne niye bizim ayaklarimiz bu kadar büyük?" Anne cevap vermis: -"Çölde kuma batmamak için." Genç deve tekrar sormus: -"Peki kipiklerimiz niye bu kadar gür. Anne tekrar cevap vermis: -"Çölde kum firtinalarinda kum kaçmasin diye." Meraki yatismamis olan genç deve bir soru daha sormus: -"Bizim niye hörgüçlerimiz var." Anne deve sabirla yanitlamis : -"Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolariz." Sonunda dayanamayan genç deve sormus : -"Peki bizim bu hayvanat bahçesinde ne isimiz var?"
Kirsehirli Muavin Bir kamyonun soförü Nevsehirli, muavini de Kirsehirli'ymis. Bir gün kamyona 6 metre yüksekliginde yük yükleyip yola çikmislar. Bir süre sonra yüksekligi 5 metre olan bir köprüden geçeceklermis. Kirsehirli muavin saga sola bakinmis, Nevsehirli soföre "Trafik yok, geç agbi" demis.
Yolunacak Kaz Cok soguk bir kis gunu padisah, tebdil'i kiyafet gezmeye karar vermis.Yanina basvezirini alip yola cikmis. Bir dere kenarinda calisan yasli bir adam gormusler.. Adam elindeki derileri suya sokup, doverek tabakliyormus. Padisah, ihtiyari selamlamis. " Selamunaleykum ey pir'i fani..." " Aleykumselam ey serdar'i cihan..." Padisah sormus. " Altilarda ne yaptin ?" " Altiya alti katmayinca, otuz ikiye yetmiyor..." Padisah gene sormus. " Geceleri kalkmadin mi ?" " Kalktik...Lakin, ellere yaradi..." Padisah gulmus. " Bir kaz gondersem yolar misin ?" " Hem de ciyaklatmadan..." Padisahla basvezir adamin yanindan ayrilip yola koyulmuslar. Padisah basvezire donmus. " Ne konustugumuzu anladin mi ?" " Hayir padisahim..." Padisah sinirlenmis. " Bu aksama kadar ne konustugumuzu anlamazsan kelle ni alirim." Korkuya kapilan basvezir, padisahi saraya biraktiktan sonra telasla dere kenarina donmus. Bakmis adam hala orada calisiyor.. " Ne konustunuz siz padisahla..." Adam, basveziri soyle bir suzmus. " Kusura bakma. Bedava soyleyemem. Ver bir yuz altin soyleyeyim.." Basvezir, yuz altin vermis. " Sen padisahi, serdar'i cihan, diye selamladin. Nereden anladin padisah oldugunu.." " Ben dericiyim. Onun sirtindaki kurku padisahtan baskasi giyemezdi.." Vezir kafasini kasimis. " Peki, altilara alti katmayinca, otuz ikiye yetmiyor ne demek..." Adam, bu soruya cevap vermek icin de bir yuz altin daha almis. " Padisah, alti aylik yaz doneminde calismadin mi ki, kis gunu calisiyorsun, diye sordu. Ben de, yalnizca alti ay yaz degil, alti ay da kis calismazsak, yemek bulamiyoruz dedim." Vezir bir soru daha sormus... " Geceleri kalkmadin mi ne demek ?" Adam bir yuz altin daha almis. " Cocuklarin yok mu diye sordu..Var, ama hepsi kiz. Evlendiler, baskasina yaradilar, dedim..." Vezir gene kafasini sallamis. " Bir de kaz gonderirsem dedi, o ne demek..." Adam gulmus. " Onu da sen bul..."
Borsa Köylünün biri essegini satmaya karar vermis.50 milyon fiyat biçmis. Herkes itiraz etmis bu yüksek fiyata. Derken baska bir köylü razi olmus ve satin almis. Satan köylünün aksam gözüne uyku girmemis, demek ki var bir hikmeti de essegi satin aldi demis. Ertesi sabah sattigi kisiye gidip 75 milyon teklif etmis. Tekrar satin aldigi essek bu sefer diger köylüyü rahatsiz etmis. Sabahi sabah edip ilk sahibine 125 milyon verip tekrar almis. Bu böyle devam etmis. -Birgün meydanda müthis bir kalabalik bagira bagira bir essegin etrafinda toplanmislar. Bir yabancinin dikkatini çekmis ve essegin fiyatini sormus; 995 milyon cevabini alinca: Olur mu be! En fazla 20 milyon eder demis. Bir Köylü hemen itiraz etmis: -Abi sen ne diyorsun!Var ya bu essek 1 Milyar direncini geçti mi 1.5 Milyara kadar yolu var...
Oscar Atlas Okyanusu'nda giden geminin kaptani gemide olan bütün herkesi güverteye çagirmis. Herkes gelince -Size bir iyi bir kötü haberim var. Önce hangisini söyliyeyim. Herkes: "Iyi" demis. -13 dalda oscar kazanacagiz.
Yüzbasi Bir Astsubay'la bir gözü takma Yüzbasi ayni bekar lojmaninda birlikte kaliyorlardi. Yüzbasi her gece yatmadan takma gözünü çikartir su dolu bir bardaga koyar sabah tekrar yerine takardi. Sicak bir Yaz aksami gece yarisi Astsubay susadi,el yordamiyla sehpadaki bardagi kapti bir dikiste yuvarladi oda ne..suyla birlikte gözüde yutmustu.Astsubay farkina vardi ama artik is isten geçmisti. Ertasi gün sabah sporundan sonra Astsubay tuvalete gitme ihtiyaci duydu .Kosar adimla tuvate gitti pantolonunu siyirdi basladi ikinmaya fakat mümkün degildi bir türlü rahatlayamiyordu.Onun ikinma sesini duyan tuvalet nöbetcisi er telaslandi nazikçe kapiyi tiklatti.. -Komutanim yardimci olayim.. Astsubay can havliyle kapiyi açti, -Bak oglum surada ne var bir türlü s...çamiyorum deyip er'e dogru döndü. Er egilip bakar bakmaz hazirola geçti ve selam durdu.Bunu gören Astsubay sinirlendi, - Ne selam durdun evladim diye bagirdi.. Asker yanitladi; -Nasil selam durmayim Komutanim içeriden Yüzbasim bakiyor......
Denize girmek yasak Bir grup Ingiliz, Amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmis. Birden siddetli bir firtina kopmus. Geminin batacagini anlayan kaptan hemen yolculara kosup gemiyi bosaltmalarini istemis. Fakat kimse buna inanmayarak kendini denize atmayi kabul etmemis. Bir süre sonra bütün yolcularin ölüm tehlikesiyle karsi karsiya oldugunu gören kaptan hemen bir tayfasini çagirmis. "Git bir de sen dene onlari gemiden atlamaya ikna etmeyi" demis. Tayfa gitmis ve kisa bir süre sonra geri dönmüs. Kaptan merakla sormus: -Eee, noldu? -Hepsi atladilar efendim. Kaptan çok sasirmis: -Nasil olur, daha demin killarini bile kipirdatmamislardi. Ne dedin onlara? -Çok kolay. Ingilizlere "Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalilar" dedim. Amerikalilara deniz suyunun insan vücudu için çok faydali oldugunu söyledim. -Peki ya Türklere ne dedin? -Onlara da "Denize girmek yasak! " dedim. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 12/10/10 Nerden : İzmir
| Konu: Geri: Kısa Kısa Fıkralar Paz Ekim 17, 2010 3:29 am | |
| Şükrü Kızılot'un sayfasından...
Para, namus ve cesaret
PARASINI kaybeden adam, bir şeyini kaybetmiştir. Namusunu kaybeden adam çok şeyini kaybetmiştir. Cesaretini kaybeden adam her şeyini kaybetmiştir. Goethe
İyi ki kadınım dedirten şeyler
· Daha çabuk taksi durdurabiliriz. · Toplu taşıma araçlarında nadiren ayakta kalırız. · Ağır valiz ve torbaları bizim için erkekler taşır. · Sevinince, üzülünce ya da korkunca çığlık atabilme özgürlüğüne sahibiz. · Evlendiğimizde masrafların çoğunu erkek karşılar. *İYİ Kİ ERKEĞİM DEDİRTEN ŞEYLER · Mekanik aletleri kolayca kullanabiliriz. · Kel bir erkeğin beğenilme şansı, kel bir kadınınkinden daha fazladır · Otuz yaşında ve hala bekarsak bile evde kaldığımız ima edilmez. · Yeni ayakkabılarımız yüzünden işkence çekmeyiz.
Kadın - erkek farkı
- Kadın, haklı olduğu noktada sessiz kalmayı bilir. Erkek ise haklıyken konuşmayı sürdürür. Marcolm De CHAZAL
En kısa mektup
VICTOR Hugo, Sefiller romanının, satış durumunu öğrenmek için yazdığı mektubu, bir “soru işareti” yaparak göndermiş. Cevabı da çok kısa olmuş; ünlem!
Eğitimli kadınlar ve alkol
İNGİLTERE’deki London School of Economics’in araştırmasına göre, eğitimli kadın, eğitimsiz kadınlara göre iki kat daha fazla alkol tüketiyor. Erkeklerde ise durum tam tersi. Eğitimsiz erkek, eğitimlilere oranla üç kat daha fazla içki içiyor. Bazı uzmanlar “Başarılı kadın daha sosyal. Bu yüzden daha fazla alkol tüketiyor” diyor!.. (Teşekkürler Burçin BOZDOĞANOĞLU)
Evlilik
- Evlilik yaşamının fırtınalı denizinde, selametle yolculuk etmeyi kolaylaştıran bir pusula henüz keşfedilmemiştir. Heinrich Heine
TEBESSÜM…
Dalkavuğun böylesi
KRAL ördek avındaydı. Uşakları çevredeki ördekleri kışkırtıyor ve kralın önüne getiriyorlardı. Sonunda kral önünden geçen bir ördeğe ateş etti ve heyecanla dalkavuğuna sordu; “Nasıl?” dedi, “Vurdum mu? Vurdum mu?” Dalkavuk sakince yanıt verdi; “Majesteleri zavallı ördeğin yaşamını bağışlamak yüceliğinde bulundular...”
Bar nerede?
ADAM psikoloğuna gitmiş “Karım beni aldatıyor, her akşam Larry’nin barına gidiyor, erkek avlıyor. Doğruyu söylemem gerekirse onunla yatmak isteyen herkes ile yatıyor doktor, ama ayırt etmeden herkesle!..” “Sakin olun..” demiş doktor heyecanla yutkunarak, “Derin bir nefes alıp rahatlayın.. Şimdi söyleyin bakayım şu Larry’nin Barı tam olarak nerde?..” (Teşekkürler Yıldırım TUNA)
En uzun aile hayatı
- MACAR Yanosh Voven ve karısı Sara dünyada en uzun aile hayatı sürmüşler. Onlar 147 sene beraber yaşamışlar. Yanosh 172, Sara 164 sene yaşamıştır. Öldüklerinde en küçük çocukları 116 yaşındaymış.
Balık yeme kültürü
Fransızların balık yeme kültürü: “Le poisson sans boisson est une poison” (İçkisiz balık zehirdir) Türklerin balık yeme kültürü: Bir balık canını sıkan diğer balığa nasıl beddua etmiş? “İnnnnşallah rakısız, rokasız gidersin.” (Teşekkürler Prof.Dr. Nurettin BİLİCİ)
En sade bayrağı olan ülke
- Libya bayrağı sadece yeşil renginden oluşur ve üzerinden hiçbir desen yoktur.
Var mı?
DOKTORUN “Kaç yaşındasın?” sorusuna “Sizce kaç gösteriyorum?” diye cevap veren başka hasta var mı? Acil serviste bekliyorum da... (itiraf.com’dan) (Teşekkürler Saim GÜVEN)
Neden?
- DOLMUŞLARDAKİ fiyat tarifesinde “en kısa mesafe” neden “indi-bindi” olarak tabir edilir? Önce inilip sonra mı binilir? Bir terslik yok mudur? - Neden öğrenciler ilköğretimin beşinci sınıfına kadar öğretmene “Öğretmenim” diye seslenirken altıncı sınıfta bir anda “Hocam” diye seslenmeye başlarlar? (Teşekkürler Erol BENEZRA)
Kırılma noktası
KÖTÜ bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde, sakın pes etme, çünkü işte orası gidişatın değişeceği yer ve zamandır. H.B. Stowe
Önemli olan
- Masadaki tabağın azalmamasıdır, tabaktaki yemeğin değil… (Teşekkürler Afet DEMİR)
Bunları biliyor musunuz?
· Karınca iki hafta su altında yaşayabilir. · Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi Bambu bir günde 90 cm. kadar uzuyor. · Dünyada en tehlikeli hayvan sivrisinektir. Çünkü insanların ölümüne en fazla sebep olan hayvandır.
Kadınlardan duyamayacağınız sözler
- Bu yemeği annen benden daha güzel yapıyor. - Yok, benim cep telefonum idare ediyor, bunu sana alalım. - Bu sene tatile gitmesek de olur. - Bana bu kadar fazla vakit ayırma, arkadaşlarını çok ihmal ediyorsun.
Erkek milleti
- Erkeklerin büyük bölümü, “kaza olur umudu” ile ralli ya da F1 izlerler. - Erkeklerin çoğu arkadaşlarına olan sevgilerini onlarla dalga geçerek gösterirler. - Erkekler filmlerdeki şiddet sahnelerine bayılırlar | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 12/10/10 Nerden : İzmir
| Konu: Geri: Kısa Kısa Fıkralar Paz Ekim 17, 2010 3:31 am | |
| Kadının biri bir gün golf oynarken topu ormana kaçmış.Topunu aramaya koyulmuş ve tuzağa yakalanmış bir kurbaga görmüş. Kurbaga ona, "Beni bu tuzaktan kurtarırsan,sana 3 dilek hakkı tanıyacağım". demiş..Kadın onu kurtarmış, kurbağa da "Teşekkür ederim, ama sana dileklerinle ilgili bir koşulu söylemeyi unuttum. Ne dilersen dile, kocan 10 kat iyisine veya fazlasına sahip olacak!" Kadın "Tamam" demiş. İlk dilek olarak dünyadaki en güzel kadın olmak istemiş. Kurbaga onu uyarmış, "Bu dilek, senin kocanı da dünyanın en yakışıklı adamı yapacak ve kadınlar onun başına üşüşecek" Kadın, "Bu önemli değil, çünkü ben en güzel kadın olacağım, onun gözü benden başkasını görmeyecek" demiş ve dünyadaki en güzel kadın olmuş. İkinci dilek olarak, dünyadaki en zengin kadın olmak istemiş. Kurbağa da,"Bu kocanı dünyadaki en zengin adam yapacak, senden de 10 kat zengin olacak" demiş. Kadın, "Bu da önemli değil, çünkü benim olan onun, onun olan da benimdir" demiş ve dünyadaki en zengin kadın oluvermiş. Kurbağa, üçüncü ve son dileğini kadına sorduğunda, Kadın "Hafif bir kalp krizi geçirmek istiyorum" demiş Adam işten eve gelir tam yatacak boşluktan bir ses :
-İşinden ayrıl, evini arabanı sat ve Lasvegasa git.
Adam umursamaz tabi.Fakat bir ay boyunca hep aynı hikaye adam eve gelir tam yatacak :
-İsinden ayrıl evini arabani sat Lasvegasa git.
Adam sonunda bunda birşey var deyip ertesi gun işinden ayrılır en kısa yoldan evi ve arabayı satıp Lasvegasa gider bir otele yerleşir.
Gece olur gene o ses :
-Paraları al ve kumar salonuna in!
Adam apar topar giyinir salona iner aynı ses :
-Rulet masasına git!
Adam gider, bir yandan da sesi beklemektedir ses gelir :
-Tüm parayı kırmızı 17 ye yatır.
Adam heyecanla yatırır tüm parayı rulet döner döner durur, bilye dönmeye devam eder ve 21 de durur ve ses devam eder :
-Tüh allah cezanı versin!... Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar. Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu bağırıp, çağırarak tekmelerler. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir. Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve: - "Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültuler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar vereceğim" der. Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der: - "Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı bundan böyle size sadece 50 sent verebilirim." -Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları: - "Bakın" der: - "Henüz maaşımı alamadım, bu yüzden size günde ancak 25 sent verebilirim, tamam mı?" - "Olanaksız bayım" der içlerinden biri, - "Günde 25 sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz." | |
| | | | Kısa Kısa Fıkralar | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|